above 2
z. 1. yukarıda; yukarıdaki: She lives above. Yukarıda oturuyor. He was sitting on the branch above. Yukarıdaki dalda oturuyordu. 2. yukarıya: A narrow path led us above. Dar bir patika bizi yukarıya götürdü. Look up above! Yukarıya bak! 3. gökteki: She´s trying to count the stars above. Gökteki yıldızları saymaya çalışıyor. 4. yukarıda (Nehir veya dağla ilgili bir uzaklığı belirtir.): She lives about ten kilometers above. Yaklaşık on kilometre yukarıda oturuyor. 5. (bir sayfada) yukarıda; (bir yazıda) daha önce: As I stated above, I shall not be attending tonight´s meeting. Yukarıda söylediğim gibi bu geceki toplantıya katılmayacağım. 6. daha yukarıki/yukarı, daha üst: This won´t affect the children in the grades above. Daha yukarı sınıflarda bulunan çocukları etkilemez bu. 7. (sıcaklık derecesiyle ilgili) sıfırın üstünde: Outside it´s six degrees above. Dışarıda hava sıcaklığı sıfırın üstünde altı. 8. (sayılarla beraber) -den yukarı, -den fazla: We only accept orders for quantities of twenty-five and above. Yalnız yirmi beş adet ve yukarısı için sipariş kabul ediyoruz. 9. Allah katında; Allah katına: He´s gone to his rest above. Hakka kavuştu.